10 Mayıs 2013 Cuma

FOÇA

Foça Gezilecek Yerler - Foça Tarihi Mekanlar

Kıyılarında balık ve yosun kokusu duyulan bu kentte, canınız çektiği an, her yerde denize atlayıp yüzebilir, sabah çayını, ağını onaran bir balıkçı ile yudumlayabilirsiniz...

Ege'nin en güzel tatil beldelerinden biridir Foça. Masmavi kıyıları, mitolojiye konu olan efsaneleri, tarihi güzellikleri, cana yakın insanları ile daha ilk görüşte sizi kendisine bağlar.
Foça'da tatil yapmayı planlıyorsanız, burada göreceğiniz pek çok yer var. Size önereceğimiz bu yerlerin bir kısmı tarihi yapılar, bir kısmı ise eşsiz doğal güzellikler.
Foça'da mutlaka görmenizi tavsiye ettiğimiz yerlerin başında belde ile özdeşleşmiş Foça Siren Kayalıkları geliyor. Homeros Destanı'nda da ismi geçen Siren Kayalıkları, Foça'nın ünlü fok balıklarının da başlıca yaşam alanı. Doğal yaşama zarar vermemek adına burada denize girmek yasak; fakat bu güzelliği uzaktan izlemek bile çok keyifli...
Foça'da görülmesi gereken tarihi yapılardan en önemlileri ise Ceneviz Kalesi ile Beş Kapıları Kalesi. Yüzlerce yıllık geçmişe sahip olan bu tarihi yapılar Foça'nın geçmişi hakkında ipuçları veriyor tatilcilere...
Foça, gelişen turizmle birlikte Yeni Foça ve Eski Foça olmak üzere 2 ayrı bölümden oluşuyor. Foça'nın en eski taş yapıları, sevimli mekanları ve çarşısı Eski Foça'da yer alıyor. Foça'nın ruhunu en yakında hissedebileceğiniz Eski Foça'yı mutlaka gezin.
Foça'da yer alan adalar da görmenizi tavsiye ettiğimiz doğa güzelliklerinden. Orak Adası, İncir Adası, Kartdere Adası, Fener Adası bu ada grubunun en bilinenlerinden. Özellikle İncir Adası'nda Foça halkı ve turistler sıkça vakit geçiriyor, denize giriyor ve piknik yapıyorlar. Siz de bu adaları görebilir, doğa keşiflerine çıkabilirsiniz.
İzmir Foça'da görmenizi önerdiğimiz doğal güzellikler arasında elbette muhteşem koylar yer alıyor. Eski Foça'dan Yeni Foça'ya giden sahil yolu üzerinde birbirinden güzel koylar var. Bu koylarda dilediğiniz gibi denize girebilir, güneşin tadını çıkarabilirsiniz.
 

İZMİR ÇEŞME PLAJLARI

Ilıca Plajı :

Ilıca Plajı , Türkiye'deki mavi bayraklı plajların başında gelir . Su ısısı nedeniyle sezonu en erken burası açar . Ben sizlere Sheraton otelinin sağ tarafındaki plajları öneririm. Olağanüstü güzel bir deniz ve kumsal . Özellikle çocuklu aileler için denize uzun bir mesafe sığ kalması büyük rahatlıktır . Kumsalın güzelliği için çocuklar için bulunmaz bir nimettir.
Küçük öneriler : Sezonda Çeşme tatilinizde Ilıcaya hafta içi bir gününüzü ayırın , çünkü hafta sonları çok kalabalık oluyor. İzmir'e yakınlığı nedeniyle ayrıca halk plajları olması buranın talebini daha da arttırıyor . Denizin içinden termal su çıkan Yıldız burnuna uğramayı da ihmal etmeyin.
 
Altın Kum :
Çeşme merkeze yaklaşık 10 km uzaklıkta , eşi bulunmaz güzellikte deniziyle , Maldiv adalarını andıran muhteşem bir yerdir. Altın kum benim en favori yerimdir hatta oraya aşık olduğumu bile söyleyebilirim . Denizi soğuktur ama muhteşemdir. Ağustos ayı itibari ile ekim sonuna kadar ise deniz ısısı normale ulaşır . Burada çeşitli beach clublar ve cafeler vardır . Benim düzenli olarak gittiğim yer Ramo’nun yeridir . Burada yiyecek içecek fiyatları uygun olup günü fazla hırpalanmadan geçirmeniz mümkündür. 2 şezlong ve 1 şemsiyenin günlük fiyatı 15 TL dir . Yiyecek ve içecekler ise kabul edilebilir fiyatlardadır. Beach club sevenler için ise biraz sonra kum beach ve benzeri plajlar var ancak bizim buradaki amacımız ekonomik güzel yerleri size önermek . Cafe Ramo ismi yüzünden İtalyan tarzı gibi görünsede , sahibi Ramazan Bey in işlettiği şirin mütevazi bir yer , genelde turistler ve aileler tercih ediyor . Izgara köftesi çok güzel ve her zaman demli çayı var.
Cafe Ramo
Dalyan Koca karı Plajı : İsmi sizi önyargılı yapmasın , Çeşmenin ayrı bir güzel plajı ise Dalyandaki Kocakarı plajıdır .Deniz suyu gerçekten çok güzel ve dinlendiricidir . Özellikle mayıs , haziran aylarında sakinliği ise ayrı bir güzeldir . Küçük büfelerin bulunduğu plajda şezlong fiyatları 7.5 TL ile 10 TL arasındadır.

Alaçatı Ve Babylon
Alaçatı merkezden 3 km uzaklıkta olan plajlarının içinde en iyisi Babylondur .
Alaçatı da hem plajının güzelliği hemde servisinin müthişliği ile en iyi plajı , benim için Babylondur . Kavunlu frozen ın tadını özlemedim değil . Gün içinde çalan Latin müzikleri ve otantik havası , mekanın temizliği , servis elemanlarının kaliteli oluşu ayrı bir rahatlık . Akşamları da eğlence mekanı olabilen babylon yaz sezonunda çeşitli konserlerde düzenlemekte . Geçen sezon fiyatları hafta içi 20 TL haftasonu ise 30 TL idi . Ama bu paranın değdiğini kesinlikle söyleyebilirim .
SEASIDE Alaçatı : Alaçatı da farklı bir başarılı işletme ise seaside'dır . Servisi gerçekten çok iyidir , deniz tabiri caiz ise çivi gibidir.
Ayayorgi Koyu :
Çeşme merkezine 1 km uzaklıkta muhteşem bir koydur. Buradaki beach clublar gündüzleri plaj akşamları ise gece klübüdür . Granada , Sole-Mare , Shina ve Paparazzi adlı mekanlar bulunmaktadır . Benim bunların içinde en rahat ettiğim mekan servisi nedeniyle Paparazzi'dir . Sole- Mare mekan olarak biraz daha güzeldir ama Paparazzi deki ilgi beni mutlu ediyor . Bu plajların girisleri şu an 20 TL ancak sezonda sanırım 30 TL olacak . Paparazzi' nin bir olumlu yanı da giriş parası ödediğiniz kadar içeride tüketim hakkına sahipsiniz . Diğerlerinde ise 1 içecek hakkınız var . Shina ise fiyat olarak bunlardan biraz daha uygundur.Geçen sezon hafta içi 15 TL , haftasonu ise 20 TL idi . Granada beach ise Ayayorgi koyuna vardığınızdaki ilk beach club'dır . Burası çok düzenli ,temiz ve lüks görünüyor fakat hiç ziyaret etmedim şu ana kadar .
Paşa Limanı :
Müthiş bir yer ancak bir o kadar da reklamı fazla yapılmamış , belki paşalar var diye . Deniz ısısı çok ideal temiz ve dalgasız . Geçtiğimiz dönemde orada Fontana beach club vardı ancak bu yıl yok . Ama Aqua' yı da mutlaka ziyaret etmelisiniz .
Buranın bir özelliği ise akşam saatlerinde partiler olması ve gece de bu sıcak havuzun kullanılmasıdır . Termal bir havuz olan Aqua 50  yi aşkın mineral içeren ve suyun ısısı 38 C yi bulan Aqua havuzu denize dökülüyor . Mavi bayraklı bir denizi olan Paşa limanında buluna Aqua'nın taze sıkılmış meyvelerden yaptıkları kokteyleri meşhurdur.
Pırlanta Plajı:
Çeşme’den 10 kilometre uzaklıktaki Çiftlikköy’de bulunan Pırlanta Plajı hiç kesilmeden kuvvetli ve sabit esen rüzgarı ve dalgalarıyla meşhurdur. Tecrübeli sörfçüler için ideal mekan. Sit alanı olduğundan civara tek çivi çakılamıyor.
Çeşmenin en batısında bulunan Pırlanta Plajı adını pırlanta gibi parlayan kumundan almıştır. Denizin 250 metre boyunca sığ ve sadece pırıl pırıl kum olmasıyla da dünyanın dört bir yanından sörfçülerin bu bölgeye gelmesini sağlamıştır. 
Pırlanta Plajı’nda bulunan surf tesisi Kitesurfbeach, Uluslararası Kitesurf organizasyonu (IKO) nun Türkiye’deki sertifika veren okulu ve sadece sertifikalı öğretmenler ile eğitim veriliyor.
Windsurf ve Kitesurfçülere çevre otellerde konaklama, kamp ve karavan imkânı tanıyan Pırlanta Plajındaki tesislerde, ayrıca seyretmeye gelenler için de bir cafe, yüzme ve güneşlenme alanları yer alıyor.

ASANSÖR

 
Mithatpaşa Caddesi ile Halil Rıfat Paşa semti arasındaki yükselti farkından dolayı, iki semt arasındaki ulaşımı kolaylaştırmak amacı ile 1907 yılında bir asansör inşa edilmiştir. 50 metrelik yükseklikte yer alan Halil Rıfat Paşa semtine 155 basamaklı merdivenle çıkılıyordu. Buraya inşa edilen asansör kulesi ile, iki semt arası birleştirilmiştir. Bu kulede iki asansör bulunmakta, bunlardan soldaki buharla, sağdaki ise elektrik ile çalışmaktaydı. 1985 yılında gerçekleştirilen restorasyonla her iki asansör de elektirikle çalışır duruma getirilmiştir. 1992 yılında restore ettirilen tarihi asansör halen İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından bir eğlence, kültür ve dinlence mekanı olarak çalıştırılmaktadır ve kentin önemli bir turistik durağıdır. Asansör'ün girişindeki Dario Moreno Sokağı'nın iki yanındaki sakız evleri de bölgeye ayrı bir özellik katmaktadır. 1994 yılında yapılan ikinci restorasyonda Asansör Sokağının çevre düzenlemesi yapılarak, hizmete sokulmuştur. 1900' lü yıllarda Museviler'in yoğun olarak yaşadığı semt olan Karataş'da bulunan Asansör, Musevi vatandaşlarımızdan Nesim Levi ismindeki kişi tarafından yaptırılmıştır. Aynı zamanda Vilayet İdare Meclisi üyesi de olan Nesim Levi, Bayraklı mazalarının sahibi oluğu için Nesim Levi Bayraklı olarak da bilinen bu kişi İzmir'de bir çok bina sinagog yaptırmış aynı zamanda da Karataş Hastanesi'nin yapımı için üç evini bağışlayarak bu hastanenin kurulmasına ön ayak olmuştur.
Nesim Levi'nin Fransa ve İtalya'dan getirttiği mühendislerin çizdiği plana göre yapılan asansör önceleri su gücüyle çalışıyordu. Asansörün yapıldığı yerde daha önceleri taş ocağı bulunuyor ve Karataş ile Halil Rifat Paşa'yı birleştiren merdivenlerin kışın özellikle geceleri yaşlı kişiler tarafından çıkılması çok güç oluyordu. Asansörün giriş kısmının üzerindeki Plakette Fransızca ve İbranice olarak kulenin hizmete açılış yılı olan 1907 ve yaptıran kişinin ismi olan Nesim Levi yazmaktadır. 

1942 yılında Şerif Remzi Reyent'e satılıncaya kadar Asansör, Musevi Hastanesi'nin (Karataş Hastanesi) mülklerindendi ve geliri hastanenin giderlerini karşılamakta kullanılıyordu.
1970'li yılların ortalarına kadar su gücüyle çalışan Asansör, 1980'li yıllarda restore edilerek elektrik ile çalışır hale getirildi.

1907 yılında inşa edilen asansörün kabinleri bugün belki eski teknoloji ile çalışmıyor ama kütlesi ve düşüncesiyle yüzüncü yaşını kutlayan bir İzmir klasiği artık.
İzmir'i kuşbakışı izleyebilecek en güzel yerlerden biridir.